Suç ve Ceza Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Rus edebiyatı ve Dünya Klasikleri arasında adını başarı merdivenlerinin zirvesine taşımış olan Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin her dönem en çok okunan ve sevilen kitabı Suç ve Ceza kötülerin ve iyilerin hak ettiklerini alması gerektiğine inanan bir düzeni sunuyor okuyucularına. Rus Yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin eserinde Rus toplumunun yapısını da gözlemlemek mümkün. Zira Dünya Klasikleri arasına giren yazarların eserlerine baktığımız zaman yaşadıklarımı toplumdan doğrudan yada dolaylı bir etkileşim içerisinde olduklarını görmek mümkündür.
İçindekiler
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski kimdir?
Dostoyevski 11 Kasım 1821 yılında Moskova’da dünyaya gelmiştir. Babası eski bir ordu cerrahı annesi ise tüccar kızıydı. Babasının sarhoş ve saldırgan tavırlarından uzaklaşma fırsatı bulan Fyodor Mihayloviç Dostoyevski 15 yaşında annesini kaybettikten sonra Mühendis Okulu’na başladı ve burada öğrenciliğine devam ettiği esnada babasını kaybetti. 19. Yüzyıl yazarları arasında adını en çok okunanlar arasına sokan Dostoyevski 9 Şubat 1881 senesinde Petersburg’da hayatını kaybetmiştir. Dostoyevski hakkında daha detaylı bilgi öğrenmek isterseniz wikipedia sayfasında daha detaylı bilgi bulabilirsiniz.
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin Kitapları;
- İnsancıklar
- Öteki
- Netochka Nezvanova
- Ezilmiş ve Aşağılanmışlar
- Ölüler Evinden Anılar
- Yeraltından Notlar
- Suç ve Ceza
- Kumarbaz
- Budala
- Ecinniler
- Delikanlı
- Karamazov Kardeşler
Suç Ve Ceza kitabının Yazıldığı Dönem
Borç batağının eşiğinde süründüğü dönemlerde ayakta kalmak için elindeki tüm varlığı kaybeden Fyodor Mihayloviç Dostoyevski bu dönemlerde son çare olarak kumar batağına düşmüştür. Böylelikle kıyafetlerini bile rehin vermek zorunda kaldığı bir süreçten geçen Dostoyevski Rusya’ya döndükten sonra hapishane yıllarında yazmaya, taslaklarını çıkartmaya başladığı kitabı Suç ve Ceza kitabını yazmaya devam etti.
Suç Ve Ceza yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin kendi hayatındaki zorluklar ve yaşadığı sıkıntılar üzerinden ilerleyen bir eserdir demek yanlış olmaz. Zira kitaba baktığımız zaman ana kahraman Raskolnikov türlü zorluklardan geçmiş, maddi imkanları oldukça kısıtlı fakir bir kişidir. Yazarın bu dönemdeki toplumsal sorunların ve ayrışmaların üzerinden ilerleyerek kaleme aldığı Suç Ve Ceza teması ‘’toplum’’ olan bir eserdir dersek yerinde bir söylem olacaktır.
İlginizi Çekebilir : Zülfü Livaneli Kardeşimin Hikayesi
Kitap suçluların cezasını, iyilerin ise hak ettiklerini bulması konusundan başlayıp, kötülerin tüm iç yüzlerini ortaya dökerek devam ettiği Suç ve Ceza dönemin tüm okurlarını derinden etkilemiştir. Bunun en büyük payı dönemin izlerini kitapta çok net bir şekilde görebiliyor olmak diyebiliriz.
Neden Rodya Romanoviç Raskolnikov?
Aslında bu sorunun cevabı çok kolay. Çünkü Raskolnikov’un hissettiklerini, yaşadıklarını ve fikirlerini kurgulamak için yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin kendisini dinlemesi yeterliydi. Yoksul ve zorluklar içerisinde çırpınarak hayata tutunmaya çalışan Raskolnikov bir Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’dir aynı zamanda…
Suç Ve Ceza Kitabı Hakkında
Rodya Romanoviç Raskolnikov yoksul bir gençtir ve şartların getirisi olarak hukuk öğrenimini yarım bırakmak zorunda kalmıştır. Kitabın başlangıcı ve temelini kapsayan olay ise tam burada başlamaktadır. Kimsenin sevmediği kötü birisi olan tefeciyi öldürme kararı alarak dünyadan kötü bir insanın adını silmeyi ve maddi sorunlarını çözmeyi planlayan Raskolnikov eve girip balta ile tefeciyi öldürür ancak o sırada içeriye giren üvey kardeşin görgü tanığı durumuna düşmesi sebebiyle kız kardeşini de öldürmek durumunda kalır.
Evden birkaç eşya aldıktan sonra sessizce olay yerini terk eden Rodya Romanoviç Raskolnikov yaşanan olayların huzursuzluğunu ve mutsuzluğunu üzerinden atamaz. Kız kardeşi ve annesini çok seven Rodya Romanoviç Raskolnikov’un çok sevdiği ve birkaç kez görüştüğü hayatındaki üçüncü kıymetli kadın ise Sonia’dır. Sonia maddi imkansızlıklardan ötürü
fahişelik yapan, aynı zamanda oldukça inançlı ve temiz kalpli birisidir.
Rodya Romanoviç Raskolnikov hissettiği huzursuzluk ve mutsuzluk hissinden kurtulamayacağını anladıktan sonra yaşadıklarını Sonia’ya itiraf eder. Sonia ise ona bu durum için itiraf etmesi gerektiği ve cezasını çekmesi gerektiği yolunu gösterir. Bu durumu değerlendiren Rodya Romanoviç Raskolnikov suçunu itiraf eder. Bunun üzerine tutuklanan Rodya Romanoviç Raskolnikov Sibirya’ya sürgüne götürülür. Bu esnada kendisini bekleyen Sonia sayesinde dine karşı yakınlık hisseder fakat yaptıkları için derin bir pişmanlık hissi duyumsamaz.
Daha geniş bir açıdan yaklaşmak gerekirse eğer, kahramanımız sefalet içerisinde yüzerken aynı zamanda okumak istiyor. Hukuk Fakültesini maddi imkansızlıklar sebebiyle bırakmasına rağmen bu eğitimi tamamlamak arzusu içinde yanarken öte yandan tefeci ve kötü kalpli kadını düşünüyor.Okuyup fayda sağlayacak bir Rodya Romanoviç Raskolnikov kötü kalpli ve fırsatçı tefeciden daha iyidir bağlantısı ile bu cinayete karar veriyor.
Böylelikle kötü bir insandan kurtulan dünya, faydalı bir Rodya Romanoviç Raskolnikov kazanacaktır kendi düşüncesine göre. Bu düşünceyi hayata geçirmek için içine girdiği cinayet olayı ve beklenmedik durumlar ki burada beklenmedik durum olaya şahit olan üvey kardeş ve onu öldürmek zorunda kalması durumudur- onu umduğundan çok ötede bambaşka bir kaosa sürüklemektedir.
Dostoyevski Komünizme Göndermeler Yapmış
Bir çıkmazın içinde boğulan Rodya Romanoviç Raskolnikov yapmak istediklerine istediğinin fazlası gerçekleşerek ulaşmış olsa da vicdanı onu bir türlü rahat bırakmamaktadır. Bu noktada aslında kötülüğün her zaman kötülük olarak kaldığı ve insanı mutlu etmesinin mümkün olmadığı vurgulanmaktadır. Kötülük üzerinden iyiliğe ulaşmanın imkansız olduğunu çok iyi bir şekilde vurgulayan yazar Dostoyevski dönemin Rusyasına da göndermeler yapmaktadır. Komünizm döneminde insanların kendini dine yöneltmesi durumu Sonia’nın inancı ve Sonia sayesinde dine yönelen Rodya Romanoviç Raskolnikov üstünden kurgulanıyor.
Bir diğer önemli mesaj da aslında insanların yaptıkları iş veya bize yansıttıkları görüntüleri değil kalpleri olduğu vurgusu… Sonia’nın fahişelik yapması ve öte yandan gerçekten kalbi temiz ve inançlı bir kadın olması, aynı zamanda Rodya Romanoviç Raskolnikov’un cinayete karışması fakat bu hatanın altında ezilip psikolojisinin bozulması durumu onların yaptıklarından ve göründüklerinden öte içlerindeki iyi insan profili ile ön yargıları kırmayı hedefliyor.
Dostoyevski bu kitapta çok başarılı bir ruh tahlili yapmayı da ihmal etmemiş. Kitabın Rodya Romanoviç Raskolnikov gözünden devam ettiği sürede kahramanın ruh durumu, hissettikleri çok profesyonel bir şekilde işlenmiş. Özellikle cinayet sonrası geçirdiği buhranlar harika betimlemeler taşımakta. Vicdan rahatlığı ve huzursuzluk arasındaki bağlantıyı da şöyle ifade ediyor aslında; ‘’İnsanın zihni ne ile meşgulse rüyasında onu görür. Hele içiniz rahat olmadı mı, gerçeğe ne kadar da uyar rüyalarımız!’’ kısmı insanın pişmanlık, huzursuzluk ve kötülüğün mutsuzluğu beraberinde getirişi kaleme alınmıştır.
Suç ve Ceza Kitabından Alıntılar
“Kuyuya tükürme, gün gelir içersin… derler.”
“Öyle bir sınıra gelirsin ki, onu aşamazsan mutsuz olursun, aşarsan, belki o zaman daha da mutsuz
olursun.”
“Nefrete sevgiden fazla güvenirim. Çünkü, nefretin sahtesi olmaz!”
Evet,belki namuslu bir insansın,ama namuslu bir insanım diye övünülür mü hiç? Herkes namuslu
olmak zorunda değil midir?
‘’Saçlarımı yolmaya başlayacağından da korkmuyorum.
Saç nedir ki!
Tükür gitsin içine!
Hatta keşke saçlarımı yolsa, şükrederim buna!
Benim asıl korktuğum…
Gözleri…
Gözlerinden korkuyorum…’’
‘’Hastalık mı suçu doğuyordu, yoksa suç mu kendi yapısına uygun, hastalığa benzer bir şeyleri
geliştiriyordu?
Her şey insanoğlunun elindedir ama yine de sırf korkaklığı yüzünden her fırsatı elinden kaçırıyor…
İlginizi Çekebilir : Albert Camus – Yabancı
Bu artık bilinen bir gerçek… Acaba insanlar en çok neden korkarlar? Doğrusu ilginç bir soru. İnsanlar en çok atacakları yeni adımdan, söyleyecekleri yeni sözden, kısacası alışkanlıklarını terk etmekten
korkarlar…”
‘’Kendinden geçmek, her şeyi unutmak, sonra uyanıp yeni bir yaşama başlamak istiyordu şu anda.’’
‘’Yoksulluk ayıp değildir, doğru, ama sarhoşlukta erdem değildir kesinlikle.Fakat sefalet ayıptır.İnsan
yoksul da olsa ruhundaki asaleti koruya bilir.Fakat, sefalete düşünce asla…Bir kimseyi sopa ile
toplumun dışına atamazlar, daha da alçaltmak için süpürürler.Doğrudur da…Çünkü sefalete düşünce
kendimi ilk suçlayacak benimdir.İnsan kendi yüzünden meyhaneye düşer.’’
Son Söz
Kitaptan alıntılar yaparken aslında pişmanlık, kötülük, iyilik, huzursuzluk ve mutsuzluk temalarının ne kadar derin ve betimleyici işlendiklerini ifade etmek adına bu bölümleri seçtim. Yazarın yaşadıklarından yola çıkarak gerçekleştirdiği yaklaşımlar konusunda ne kadar başarılı ve gerçekçi olduğu kısmına değinmek, kitap konusunda akış ve bitiş hakkında bir ifşa oluşturmadan ön bilgi oluşturmayı amaçladım.
Suç ve Ceza kitabı ile ilgili okuduğunuz bu kitap ile ilgili detaylı bilgi ve kitap hakkındaki yorum, çok değerli bir arkadaşım tarafından hazırlanmıştır. Kendisi blog yazarlığı yapmıyor. Adınında geçmemesini rica etti. Suç ve Ceza kitabı ile ilgili böyle detaylı bir içerik hazırladığı için kendisine çok teşekkür ederim.
Bir çok kez adını duyduğum ama bir türlü okuyamadığım bir kitap gerçi çokta kitap okuyan biri değilim ama bunu okumak gerekli :) evet insanlar normalde olmaları gereken yapı ve karakteri reklam olarak kullanıyor gerçi öyle olmayanlar çok olunca avantaj gibi duruyor günümüzde teşekkürler Gökhan bey güzel bir tanıtım ve anlatım olmuş
Rica ederim. Evet klasiklerden bir tanesi kesinlikle okumak gerekiyor.
Rus edebiyatını oldum olası severim. Ancak Suç ve ceza yeni başlayacaklara ağır gelebilir. Seçkin eserlerden biridir. Dünya klasiklerini mutlaka okumak gerekir insana çok katacakları var.
Teşekkür ederim.
Güzel yazı bende uzun zamandır okumak istiyordum sanırım bu hafta başlarım.
Teşekkür ederim.
Yazılarınızı fırsat buldukça takip etmeye çalışıyorum. Baştan savma olmayan,
internettede hızlı tüketimin popüler olduğu bir dönemde gerçekten ayrıntılara girmeye çalışıyorsunuz, elinize sağlık.
Teşekkür ederim.
2008 yılında üç cilt versiyonunu okumuştum.
Aslında ilk başlarda gözüm korkmadı değil. Acaba tek cilt üzerinden mi okusaydım diye düşündüm.
Daha sonra kitabın o kasvetli havasının müptelası oldum, aktı gitti.
Maşaallah.
Okumanız güzel olmuştur diye düşünüyorum.