GenelKişisel

Kültürel Yozlaşma Nedir? Önlemek İçin Neler Yapılabilir?

Kültürel yozlaşma sayesinde ülkemizdeki batı hayranlığı her geçen daha da artıyor. Artık kendi kültürel değerlerimizi unutup batı kültürüne göre hareket eder hale geldik. Genelleme yapmıyorum ama bir çok kişi kültür yozlaşmasına kendini kaptırmış gidiyor. Bu yazımda kültür yozlaşması ile ilgili kişisel düşüncelerimi yazmak istiyorum.

Kültürel Yozlaşma Nedir

Bir milletin kültürel değerlerini kaybetmesi, aslından uzaklaşmasıdır. İnsanların kendi kültürlerini hiçe sayarak başka kültürlerden etkilenme durumuna denir.

Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütününe kültür denir. İşte bu değerlerin ve araçların kaybedilmesi yada bunların yerine yeni ve yabancı unsurların katılması süreci kültürel yozlaşma olarak adlandırılır. Sosyolojik olarak, kültür bizi saran, geçmişte yaşayan insanlardan öğrendiğimiz toplumsal mirastır. Bu mirasın kaybedilmesi yozlaşmaya neden oldur.

İlginizi Çekebilir : Empati, Dünyamızı Yeni Bir Bakış Açısı İle Yeniden Algılayabilmemizi Sağlar.

Bilim ve teknoloji evrensel ama kültür millidir. Kültürlerin milli olması, içlerine kapanık, diğer kültürlerden kopuk olmaları anlamına gelmez. Yeryüzünde saf, katışıksız kültür unsuru yoktur. Hiçbir dil, mimari, musikî yoktur ki diğerlerinden etkilenmemiş, beslenmemiş olsun. Fransız Filozofu Alain, “Arslanın vücudu yediği diğer hayvanların vücudundan meydana gelir, ama Arslan her zaman kendisidir” der. Arslan sabahleyin bir tavşan yediği zaman kulakları uzamıyor, öğleden sonra bir geyik yediği zaman boynuzları çıkmıyor. Yaratıcı, Arslana hazmettiği her şeyi Arslana dönüştürme özelliği vermiştir.

Alain, Kültürlerin de böyle olduğunu söylüyor. Kültürler birbirlerinden beslenir, birbirlerinden etkilenirler. Ancak etkilenme, aynileşme, kopyası haline gelmeye dönüştüğü zaman işte o zaman yozlaşma ve sonuçta yok olma süreci başlar.

Bugün dünyanın en yaygın bilim ve iletişim dili olan İngilizce asli karakterini koruyarak dünyanın neredeyse bütün dillerinden kelime alan dev bir dil haline gelmiştir. Kültürün asli karakteri olan çekirdek unsurlar sabit kaldıkça kültürde kolay kolay yozlaşma olmaz.

Kültürümüz, İslamiyet öncesi, İslami dönem ve Batılılaşma dönemi olmak üzere üç ayrı dönemin ürünüdür. Kendimize has dilimiz, musikimiz, mimarimiz, resmimiz, plastik sanatlarımız, folklorümüz ve etnografyamız vardır. Bunların hepsine şu veya bu oranda sinmiş, ruh ve mana kazandırmış bir dinimiz vardır.

Bilim ve teknoloji maddi hayatımızla ilgili olduğu gibi kültür de manevi hayatımızla ilgilidir. Duygularımızı dille, ruhumuzun derinliklerinden gelen nağmeleri musikiyle, estetik zevklerimizi görsel sanatlarla ifade ederiz. Beşer olarak aczimizi, faniliğimizi hissettiğimiz zaman, yaratıcı kudrete sığınırız.

İlginizi Çekebilir : İlişki İnsan Değeri Üzerine Kurulmalıdır.

Kültürel Yozlaşmayı Önlemek İçin Neler Yapılabilir?

Kültürel yozlaşma sonucu bugün gençlerimiz maalesef büyük çapta renksiz, ruhsuz, şiirsiz bir dünyada yaşamaktadırlar. Gönüller Sultanı Yunus emre 7 asır önce maddenin şekil verdiği, mananın hayata hakim olmadığı bir dünyada yaşayan insanların ızdırabını Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı mısrası ile ifade etmiştir. Kültürel yozlaşmayı önlemek için aşağıdakiler yapılabilir.

  • Öncelikle her şey ailede başladığı için anne ve babalar, çocuklarına ilk eğitimi vermelidir. Çocuklarına örf, adet, gelenek ve göreneklerimizi anlatmalıdır.
  • Aile büyükleri çocuğu yetiştirirken sevgiden yoksun bırakmamalıdır. Çocuğa, insan veya hayvan fark etmez canlı olan her şeyi sevmek öğretilmelidir. Yaratılanı sev yaratandan ötürü düşüncesiyle hareket edilmelidir.
  • Sosyal ağlarda yapılan görgüsüzlükler izlenmemeli, yemek programları veya diğer, insanları küçük düşürücü programlar izlenmemelidir. Bunun yerine bilgiye dayalı programlar tercih edilmelidir.
  • Türkçe’ye zarar veren programlar kaldırılmalıdır.
  • Aile düzenini hiçe sayan diziler, Sadece yatak odasında geçen cinselliğin ön plana çıktığı filmler veya diziler izlenmemelidir.
  • Yeni neslin kültürümüzü daha iyi tanıması için, gelenek ve göreneklerimizi daha iyi anlayabilmesi açısından bu konularda programlar yapılmalıdır.
  • Çocuklarımıza şanlı tarihimizi anlatmalıyız.

Ne İzlediğimize Dikkat Etmeliyiz.

Toplumumuzda yatak sahnesi olan diziler, filmler daha fazla izleniyor, daha çok reyting alıyor. Film ve dizi yapımcıları da bunu bildikleri için yapılan dizi ve filmler genelde bu yönde oluyor. Yani mutlaka yatak odası sahnesi oluyor. İzlemeyen izlemiyor elbette fakat bunu toplumun tamamının yapması yani izlememesi gerekiyor ki bu tür aile ilişkilerine zarar veren filmler bir daha yapılmasın.

İlginizi Çekebilir : Düşünce ve Amaç Başarıya Götürür

Bu tür diziler yerine tarihimizi anlatan diziler izlenmelidir. Bir ödül uğruna veya belli bir para uğruna ekranlar önünde her şeyi yapanlar eşlerin birbiriyle kavga ettiği programlar kapatılmalı. Kapatılmıyor ise dahi bizler toplum olarak bu tür programları izlemezsek bir süre sonra kanal, bu programlardan para kazanamayacağı için programları kapatacaktır.

Eskiden evlendirme programları vardı. Yıllarca insanlarla alay edip dalga geçtiler, onlar kapandı bu defa yok yemek programları yok eşim bilir programları gibi saçma sapan programlar çıktı. Eğer gerçekten iyi niyetle yapılsa kimsenin bir şey dediği yok, örneğin o yemek programları gerçekten insanlara yemekler hakkında bilgi vermek, faydalı olabilmek amacıyla yapılsa insanların hoşuna gider ve herkes izler.

İlginizi Çekebilir : Ödül Vermek Ne Kadar İşe Yarar

Katılırsınız veya katılmazsınız bu benim kişisel düşüncem. Bu tür programların amacı yemek tarifleri hakkında bilgi paylaşmaktan ziyade yarışmacıların kamera önünde birbirine hakaret etmeleri ile reyting kazanmaktan başka bir şey değil bence. Bu tür programlar sayesinde kültürel yozlaşma oluyor.

İlgili Makaleler

12 Yorum

  1. Kültürel yozlaşma konusunu çok iyi anlatmaşsınız. Günümüzde gerçekten kültürel yozlaşma yaşanıyor. Özellikle de televizyonlarda çıkan saçma sapan programlar insanların kültürlerini unutmasın neden oluyor. Kültürel yozlaşma hakkındaki düşünceleriniz için gönülden teşekkür ediyorum Gökhan bey.

    1. Rica ederim.
      Evet TV’lerde çıkan bir çok programda insanların birbirine hakaret etmesine neden oluyor veya insanlar birbiriyle alay ediyor. Bu tür programlar izlemek yerine Türk kültürünü yansıtan programlar tercih edilmelidir.

      1. Tüfek bulundu mertlik bozuldu diye bir ata sözü vardı.
        Sizi bilmem ama bence bu yazıya tam uygun bir atasözü.
        O kadar çok tv kanalı ve programı dizisi vs var ki şu an insanlar burada gördüklerine özeniyorlar. Her izlediğini doğru sanıp uygulayan bir kesim var toplumumızda ne yazık ki.
        Her şey yanlış demiyorum ancak kendi örf ve adetlerimizden çok farklı şeyleri sadece özendiği için yapanlarla doluyuz ne yazık kil

  2. O diziler yarismalar zaten kanayan bir yara. Insanlari aptallastirmak icin bulunmus sanki. Bilim yolunda giderken kültür degerlerini korumaliyiz buna katiliyorum. Ancak sadece Bati kültürü degil gercek Türk kültüründen uzaklastiran bir Arap kültürüne dogru gidis de var. Oysa ki Türklerin kendileribe yetecek medeniyetleri ve kültürleri var.

    1. Evet bizim kendi Türk kültürümüz dururken Arap kültürüne doğru bir ilerleyiş var. İnşallah insanlarımız en yakında zamanda bilinçlenir ve kendi benliğimize döneriz.

  3. Kültürel yozlaşma konusunda çok güzel bir yazı olmuş Gökhan ağabey. Televizyonlarda çıkan saçma sapan diziler izlemek yerine tarihi belgeseller izleyip geçmiş tarihimizi öğrenmek daha iyi bence. Bence her şeyin başı eğitimden geçiyor. Gelişmiş ülkelere baktığımızda eğitim seviyelerinin üst sıralarda olduğunu görüyoruz inşallah bir gün bizim de eğitim seviyemiz yükselir. Fakat bu gidişle de yükseleceğini hiç düşünmüyorum aksine her geçen gün daha da geriliyor.

    1. Kesinlikle eğitim çok önemli, bu kadar karamsar olma yusuf kardeşim. İnşallah bir gün eğitim seviyesi yüksek bir toplum haline geliriz.

  4. Bence her birey kendi üzerine düşeni yapsa bu soruna veya hastalığa bir çözüm arasa peygamber efendimizin dediği(s.a.v)gibi bir günahı engellemek için gücünüz yetiyorsa elli ile yetmiyorsa dil ile oda yetmiyorsa kalp ile buğz ediniz yani herkez imkanı dairesinde tepki verse inanıyorum ki devlette bu konuda adım atacaktır vesselam

  5. Kesinlikle çok haklısınız, önce bizler bir birey olarak üstümüze düşeni yapsak, Devlette bu konuda çözümler üretecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu